Futbola ilgi duyan herkes, çocuk yaşta gol atmanın hayalini kurar. Her zaman gol atmanın sevincini yaşamak ister. Topa gitmenin, topun önünde bir engel olmanın hayalini kuran çocuk sayısı yok denecek kadar azdır. Oysa futbolun asıl kahramanlarıdır kaleciler. Bir defa o kaleye geçip, o topu kurtarmanın heyecanını yaşayan bir daha ayrılamaz o kaleden. Kendine özgü futbol ekipmanları, kendine özgü forması, kendisi için görev alan özel bir antrenörü ve kendine özgü antrenman metotları olması kalecilerin ne kadar özel insanlar olduklarının göstergesidir. Fakat bütün bu özel faktörlere rağmen futbolun doğasında kazanmak olduğu için, çoğunlukla günah keçisi ilan edilenler de kalecilerdir. Hiç bir zaman gol atamayana golü kurtaramayan kadar tepki gösterilmez. Bir maçı gol yemeden tamamlayan bir kaleci için o gün daha motive edici bir durum olamaz. İyi bir golcü her takımda çoğunlukla vardır fakat her takımda iyi bir kaleci bulmak çok zordur. Takım kaptanlığının en çok yakıştığı ve sahadaki en olgun kişidir kaleci. Televizyonu başında izleyenler, tribünde takip edenler, yedek kulübesinden izleyenler ve hatta sahanın içindeki diğer oyuncular da dahil hiç kimse bir topa engel olamamanın üzüntüsünü onlar kadar derinden hissedemezler. İşte bu yüzden her mevkiinin içerisinde o golü atan biri çıkar ortaya fakat o gole engel alabilecek sadece bir mevki vardır. Koca yürekli eldivenliler. Bir maçı izlerken golü yiyen kaleciye kızmadan iki defa düşünün.
Yorum Gönder